Kulak Burun Boğaz
Kulak, burun, boğaz ve ilgili baş boyun hastalıklarının hem tıbbi hem de cerrahi tedavisinin yürütüldüğü ve gelişmiş teknolojiye dayalı tanı ve tedavi yöntemlerinin kullanıldığı Konur Cerrahi Tıp Merkezimizde; Her türlü standart Kulak-Burun-Boğaz ameliyatı yapılmaktadır. Poliklinik muayenelerinde endoskopik ve mikroskopik muayene yöntemleriyle işitme ve denge sistemi hastalıklarının tanısına yönelik tetkikler bölüm bünyesinde gerçekleştirilmektedir Cerrahi Tıp Merkezimizin Kulak Burun Boğaz Bölümünde tedavisi gerçekleştirilen hastalıklar ve uygulamalar:
Kulak Burun Boğaz; İşitme, konuşma, burun ve sinüs, denge bozuklukları, boğaz hastalıkları tanı ve tedavisi, baş, boyun kanserleri ve bu bölgedeki tümöral yapıların cerrahisini kapsar.
Burtom Sağlık Grubu; Kulak Burun Boğaz Baş ve Boyun Cerrahisi Bölümü olarak amacımız; cerrahi alanımızla ilgili modern teşhis ve tedavi yöntemlerini kullanarak hasta haklarına saygılı, etik kurallar içinde çalışarak hastalarımıza yardımcı olmaktayız.
Kulak Burun Boğaz Bölümümüzde işitme ve konuşma, burun ve sinüs, denge bozuklukları, boğaz hastalıklarının tanı ve tedavisinin yanı sıra baş boyun kanserlerinin ve bu bölgedeki tümöral yapıların cerrahisini gerçekleştirmekteyiz.
Rinoloji (Burun ve Sinüs Hastalıklarının tanı, medikal ve cerrahi tedavisi)
Rinoloji; kulak burun boğaz branşının burun ve sinüs problemlerine ayrılmış ve bu hastalıkların tedavi yöntemlerini konu alan bir yan uzmanlık alanıdır. Burun ile ilgili tüm fonksiyonel ve görsel durumları konu edinir. Başta burun tıkanıklığı veya sinüzit gibi yaygın patolojileri ele almasının yanında sinüs tümörleri veya ön kafa tabanı tümörleri gibi daha nadir durumları da ilgi ve uzmanlık alanında barındırır. Kulak burun boğaz hastalıklarının bu spesifik alanı ile özel olarak ilgilenen hekimlere ise rinolog ya da rinoloji uzmanı denmektedir.
Endoskopik cerrahi
Endoskopi, vücudun ve içi boş organların içlerini ışık ve kamera donanımlı özel cihazlar ile görüntülemeye yönelik uygulamalara verilen genel bir isimdir. İnfertilite tedavisinde ise endoskopik uygulamalar Histeroskopi ve Laparoskopi olarak ikiye ayrılır: Histeroskopi, rahim içinin gözlenmesi ve bu organ içerisindeki cerrahi uygulamalarda kullanılırken; Laparoskopi, karın içinin gözlenmesi ve ilgili cerrahi uygulamalar için kullanılır.
Kulak enfeksiyonları
Tıp literatüründe otitis media olarak adlandırılan orta kulak iltihabı, kulak zarının arkasında yer alan ve içinde insanların sesleri duymasını sağlayan küçük kemiklerin titreştiği orta kulak adı verilen kulak odacığında meydana gelen iltihaplanma durumudur. Çocukların orta kulak iltihabına yakalanma olasılığı yetişkinlerden daha yüksektir.
Orta kulak iltihabı birçok vakada genellikle kendiliğinden düzelir. Bu sebeple tedavi temel olarak sorunu takip altına almak ve iltihaplanmadan kaynaklanan ağrıyı yönetmek hedefini güder. Bazı vakalarda enfeksiyonu temizlemek için antibiyotik kullanılır. Bazı bireyler orta kulak iltihabına yatkın olurlar ve birden fazla iltihaplanma yaşayabilirler. Bu, bireyde işitme sorunlarının ve diğer ciddi komplikasyonların gelişmesine neden olabilir.
İşitme kayıpları
Sensorinöral işitme kayıplarında ani işitme kayıpları göze çarpar. Genellikle çok yüksek sese, gürülye maruz kalmaya bağlı olabildiği gibi, farklı nedenlere bağlı olabilen ani işitme kaybı tedavisi hiç vakit geçirilmeden başlatılmalı. Tedaviye erken başlanırsa oluşan iç kulak tipi işitme kaybı büyük oranda düzeltilebilir. Yüksek basınçlı oksijen, damar genişletici ilaçlar ve kortizon uygulaması ani işitme kaybı tedavisi için en etkili yoldur. Bu tedaviye, vitaminler, kan sulandırıcılar ya da diğer gerekli ilaçlar ilave edilebilir. Medikal tedavi ile düzeltilemeyen işitme kayıplarına 6 ay ya da bir yıl süre tanınır. Sonraki aşamada işitme cihazı uygulamasına gidilir.
Baş dönmeleri
Baş dönmesinin en sık nedeni iç kulak hastalıklarıdır. Bu yüzden genellikle baş dönme problemi yaşayan hastalar ilk olarak Kulak Burun Boğaz Bölümü’ne başvurur. İç kulakla ilgili bir sorun olmadığında hasta nöroloji veya psikiyatri bölümlerine yönlendirilir.
Yüz felçleri
Hastalık genellikle her hangi bir medikal veya cerrahi tedaviye gerek kalmadan kendiliğinden düzelir. Tedavi sürecini hızlandırmak amacı ile yüz kasları egzersizleri ile birlikte masaj önerilir. Soğuk havalarda baş – boyun bölgesini koruma ve sıcak tutma unutulmamalıdır. Gözler hastalık süresi boyunca tam kapanmadığından dolayı suni gözyaşı ilaçları, antibiyotik ve uyku sırasında göz bandı ile enfeksiyon ve fiziksel travmalardan korunmalıdır. Daha ağır vakalarda steroid ve antiviral ilaçlar kullanılmaktadır. Ancak benim kişisel kanaatim tedavi süresi içinde hastanın ruhsal olarak desteklenmesi ve bilgilendirilmesi tedavinin kesinlikle göz ardı edilmemesi gereken en önemli noktasıdır. Nadiren görülen ağır vakalarda 3. haftadan sonra iyileşme süreci başlamadığı takdirde EMG testi ile fasial sinirin fonksiyonu ölçülür ve herhangi bir ileti saptanmadığı durumda cerrahi girişim planlanır.
Kulak zarı yırtığı
Kulak ağrısı, kulaktan akıntı gelmesi, işitme kaybı, baş dönmesi ve yüksek ateş kulak zarı delinmesinin başlıca belirtileri arasındadır. Kulak zarı delinmesi KBB doktoru tarafından otoskop adı verilen alet ile kulağa bakılması sonucunda teşhis edilmektedir.
Kepçe Kulak Ameliyatı
Kulakta en sık görülen şekil bozukluğu, halk arasında “kepçe kulak” veya “yelken kulak” diye adlandırılır. Kulak kıkırdaklarının zayıflığından dolayı kulak kıvrımlarının yeterli oluşmaması nedeni ile kulak kepçesinin normalden daha öne ve yana doğru kıvrık olması durumuna “kepçe kulak” adı verilmektedir. Kulakların kulak arkası kemikten fazla bir açıyla uzak olması genellikle temel sebeptir. Bu genelde aileden gelen bir şekil bozukluğudur. Günümüzde pek çok kişinin özellikle okul çağındaki çocukların en büyük komplekslerinden biri olan bu durum kültürden kültüre farklılık gösterir. Kepçe kulak batı toplumlarında bir alay konusu olmasına rağmen örneğin Japonya’da özellikle genç kızlarda sevimlilik, şirinlik ve güzellik belirtisi olarak kabul görmekte ve ayıp sayılmayıp tam tersine tercih nedeni olarak kabul edilmektedir. Kepçe kulak ameliyatı erkekler tarafında da yoğun talep gören bir estetik ameliyattır. Bunun sebebi de, kadınların saçlarıyla kulaklarını kolayca gizleyebildikleri halde erkeklerin kısa saçlarından dolayı bunu saklayamamalarıdır. Bu gibi durumlarda bir dizi ameliyatla vücudun diğer bölgelerinden kıkırdak alınarak yeni bir kulak kepçesi oluşturmak mümkündür. Bunlar kulak kepçesinin şeklinin normalden farklı olduğu durumlardır ki bunlarda ameliyatla düzeltilmektedir. Ayrıca doğuştan kulağı olmayanlara veya bir kaza sonrası kulağını kaybedenler için hastanın kendi kaburga kıkırdaklarından yeni kulak yapılabilir.
Ses ve gırtlak hastalıkları tanı ve tedavisi
Bir ses bozukluğunun tedavisi buna neyin sebep olduğuna bağlıdır. Tedavi şunları içerebilir:
- Yaşam tarzı değişiklikleri. Yaşam tarzınızda gerçekleştirebileceğiniz bazı değişiklikler semptomları azaltmaya veya durdurmaya yardımcı olabilir. Bağırmamak, yüksek sesle konuşmamak ve sesinizi çok kullanırsanız düzenli olarak sesinizi dinlendirmek bunlardan bazılarıdır. Ses telleri ve çevrelerindeki kasları gevşetmek, konuşmadan önce ses tellerini ısıtmak için kullanılacak egzersizler bazı durumlarda hastalara yardımcı olabilmektedir.
- Konuşma terapisi. Bir dil-konuşma uzmanı ile çalışmak bazı ses bozukluklarının tedavisine yardımcı olabilir. Bu terapi konuşma davranışları ve nefes egzersizlerini içermektedir.
- İlaçlar. Bazı ses bozuklukları ilaç kullanımı ile tedavi edilebilen sorunlar tarafından oluşmaktadır. Gastroözofagal reflü hastalarında antasit kullanımının ses bozukluğu olan hastalara yardımcı olabildiği görülmüştür.
- Enjeksiyon. Doktorunuz botoks enjeksiyonu ile boğaz içindeki kas spazmlarını tedavi edebilir. Bazı durumlarda, doktorunuz ses tellerinizin içine yağ veya diğer dolguları enjekte edebilir.
- Cerrahi. Doktorunuz cerrahi müdahale ile bazı doku büyümelerini ortadan kaldırabilir. Sesinizi etkileyen doku büyümesinin sebebi kanser ise, radyoterapi gibi ek tedavilere ihtiyaç duyabilirsiniz.
Ses kısıklıkları
Ses tellerinin şişmesine (ödem) neden olan ses teli iltihapları (larenjit), boğaz ve sinüslerdeki enfeksiyonlar, sigara kullanımı, mide asit kaçağı (reflü), sesin kötü kullanımı ve aşırı zorlanması gibi durumlar da ses kısıklığına neden olurlar.
Ses teli nodülleri, polipler, kistler, ses teli felci
Ses teli bozuklukları; organik, psikolojik, nörojenik, işlevsel (fonksiyonel) olmak üzere dört farklı sebepten dolayı meydana gelebilmektedir. Çıkarılan sesin kalitesi, ses tellerinin ne kadar rahat veya çaba harcayarak hareket ettiği ile alakalıdır. Ses telleri uyumlu bir biçimde titreşirse, ortaya çıkan ses de kulağa o denli hoş gelir. Fakat sert bir biçimde, güçlükle bir araya gelirse, çıkan ses hoş olmamakla beraber ses tellerine kalıcı bir biçimde hasar verebilir. Bu da ses bozuklukları veya diğer adıyla ses teli hastalıkları gelişimine sebep olabilir.
Nodüller ve Polipler
Nodüller ve polipler ses tellerinin orta kısmında gelişen ve çok sık gözlemlenen iyi huylu oluşumlardır. Polipler, nodüllere kıyasla içi sıvı dolu oluşumlardır. Görünmeyen kan damarlarınca beslenebilirler. Zorlamalı, boğuk ses ve çabuk yorulma hem nodülün hem de polipin en yaygın belirtilerindendir. Hem nodül hem de polip, konuşma veya şarkı söyleme esnasında oluşan ses teli travmasına bağlı bir biçimde gelişmektedir. Sigara ve alkol tüketimi, alerji ve zararlı kimyasallara maruz kalma gibi etkenler de nodül ile polip gelişiminde etkili olabilmektedir. Tedavide hijyen tavsiyelerine ek olarak ses terapisi ilk aşamadır. Bu yöntemler ile düzelmeyen durumlarda ise cerrahi yöntemler kullanılmaktadır.
Kistler
Ses tellerinde gelişim gösteren kistler, vücudun herhangi bir noktasında gelişen kistlerle aynıdır. Bu kistler, içi sıvı dolu ve deri tarafından çevrelenmiş keseler biçimindedir. Tek taraflı olan kistler, ses tellerinin en çok titreşimi sağlayan orta kısmında görülürler. Ses teli kistlerinin ana sebebi net olarak bilinmemektedir. Tedavisi cerrahi operasyon ile olmaktadır. Cerrahi operasyonun ardından ise ses terapisi uygulanmaktadır.
Reinke Ödemi (Polipoid Dejenerasyon)
Ses tellerinde görülen balon benzeri şişliklerdir. Aşırı düşük oktav ya da perdeden (özellikle kadınlarda) konuşma bu durumun temel semptomudur. Sesini fazlaca yoran, sigara ve aşırı alkol tüketen ya da reflü şikâyeti olan bireylerde görülmektedir. Tedavi hasta bireyin ihtiyacına ve rahatsızlığın düzeyine göre yapılmaktadır. Eğer şişlik hava yolunu kapatacak seviyede ise o zaman cerrahi operasyon gerekmektedir. Ancak şişlik hafifse öncelikli olarak ses terapisi tercih edilmektedir.
Kas Gerilim Disfonisi
Bir veya daha fazla kasın aşırı kullanılması neticesinde seste yorgunluk ve rahatsızlık hissedilme durumudur. Tek başına meydana gelse de bazı durumlarda organik problemlere eşlik edebilmektedir. Sebebi gırtlak kaslarında gerçekleşen aşırı aktivitedir. Ses terapisi tercih edilen tedavi yöntemidir ve buna ek olarak gırtlak masajı ve yumuşak fonasyon bu vakalarda etkili olmaktadır.
Püberfoni (Mutasyonel Falsetto)
Ergenlik çağından sonra organik bir sebebe bağlı olmadan ses tellerinin ergenlik çağına ait sesi kullanmada ısrar etmesi vakasıdır. İnce ses rengine sahip erkeklerde daha çok gözlemlenmektedir. Bazen çocuk sesine benzer şekilde sesini yüksek perde ya da oktavdan kullanan kadınlarda da görülmektedir. Sebebi bilinmemekle beraber, ses terapisi ile tedavisi mümkündür.
Sulkus Vokalis (Ses Teli Oluğu)
Ses teli dokusunda görülen oluklardır. İnce ses ve seste güçsüzlük ile yorgunluk gibi sorunlara sebebiyet vermektedir. Sulkus bazı durumlarda, kist alındığı durumlarda gelişebilmekte ve bazen de doğuştan gelişebilmektedir. Ses terapisi bazı semptomların ortadan kalkmasına yardımcı olsa da genellikle cerrahi operasyon gerekmektedir.
Granülomlar
Genellikle ses tellerinin arka bölgesinde gelişen damarlı dokulardır. Mide asidinin gırtlağın arka bölgesini tahrip etmesi neticesinde oluşmaktadır. Ayrıca düşük oktav ya da perdede ses üretimi, gırtlağın arka bölgesinin fazla kullanımı, tüberküloz veya HIV benzeri birçok hastalığa bağlı olarak da gelişebilmektedir. Tedavinin önemli bir kısmını reflü tedavisi oluşturmaktadır. Eğer lezyon boyutu büyükse ve ilaç tedavisinden cevap alınamıyorsa cerrahi operasyon ve ses terapisi birlikte yapılabilmektedir.
Ses Teli Felci
Ses teli hastalıklarından biri olan ses teli felci, ses tellerine giden bir veya birkaç sinirin zayıf çalışması sonucunda ses tellerinin titreşememesi durumudur. Çok ender olarak ses tellerinin açılmadığına rastlanabilmektedir. Bu durumda bireyin solunumu güçleşmektedir. Ses teli felcinin sebepleri birçok nedene bağlı olabilmektedir. En sık rastlanılan nedenler grip veya üst solunum yolu enfeksiyonları olmaktadır. Diğer nedenler ise cerrahi operasyonlar, kalp problemleri ve ender de olsa tümör veya beyin hasarlarıdır. Ses tellerinin açılıp kapanma kalitesini arttırmak amacıyla ses terapisi yapılır. Yeterli olmadığı durumlarda ise cerrahi işlemler uygulanmaktadır.
Spazmodik Disfoni
Ses telleri konuşma esnasında düzensiz biçimde kasılarak sesin birden kesilmesine sebep olmaktadır. Spazmodik disfonide ses olumsuz etkilenirken, öksürme, gülme ve hatta şarkı söyleme gibi fonksiyonlar etkilenmeyebilir. Nedeni ise kesin olarak bilinmemektedir. Tedavi için uygulanan yöntem, az ölçüde tek veya çift ses teline yahut onlara yakın konumda bulunan kaslara botoks enjeksiyonu yapılmasıdır. Bu enjeksiyonlar ile beraber tedavi edilen ses teli güçsüzleştirilip kasılmalarda azalma sağlanmaktadır.
Hemoraji
Ses telleri dokusunun içerisinde gerçekleşen kanamalardır. Gelişim sebeplerinden birisi aşırı yüksek ses kullanımıdır (sürekli bağırarak konuşmak veya şarkı söylemek gibi). Diğer sesi kötü kullanım şartları da ses tellerinde damar çatlamalarına sebep olabilmektedir. Eğer kanama henüz yeni ve yaygınsa, birkaç gün veya birkaç hafta tamamen ses dinlenmesi (istirahati) ve kanamanın emilmesi için ilaç tedavisi yapılmaktadır. Gerektiği durumlarda ise cerrahi operasyonlara başvurulabilmektedir.
Odyoloji
Odyoloji; Latince işitme, duyma anlamına gelen ‘audire’ ve tanımlama, bilme anlamına gelen ‘logos’ sözcüklerinin birleşmesiyle oluşmuştur. Odyoloji bölümü; adından da anlaşılacağı üzere işitme ile ilgili problemlerin taranması, tespit edilmesi, tedavi sürecinde kullanılacak araçların hazırlanması ve eğitiminin verilmesi gibi alanlarda faaliyet gösterir. İç kulakta yer alan ve vücut dengesinden sorumlu olan yapılarla ilgili sorunlar da odyolojinin alanına girer.
Odyolojinin farklı alt dalları mevcuttur. İlgilenilen yaş grubuna göre pediatrik yani çocuklara veya geriatrik yani ileri yaş gruba yönelik çalışmalar yapan odyoloji alt dalları vardır. Endüstriyel odyoloji ise iş yerlerindeki gürültünün belirlenen düzeyler içinde kalmasını ve bu bölgede çalışan işçilerin işitme sağlığı ile ilgili önlemlerin alınmasından sorumludur. Yine denge sistemi alanında veya konuşma ve ses bozukluklarında özelleşmiş odyoloji alt dalları da mevcuttur.
İşitme testleri
- Yeni doğan işitme taraması (TOAE)
- Tarama ABR (BERA) testi
- Diagnostik otoakustik emisyon testi
- Odyometrik değerlendirme
- Saf ses Odyometrisi
- Konuşma Odyometrisi
- Oyun odyometrisi
- Görsel pekiştirmeli oyun odyometrisi
- Serbest saha odyometri
- Timpanometri
- Östaki fonksiyon testi
- Akustik refleks testi
- Diagnostik ABR (BERA) (İşitsel Beyinsapı Cevabı)
- Gerçek kulak ölçümü (Real Ear Measurement – REM)
Geniz eti, bademcik, kulak tüpleri
Bu ameliyatların üçünün bir anlatılmasının ve yapılmasının önemi birbiri ile bağlantılı nedenler ve problemlerden kaynaklanmasıdır.
Tonsillektomi; ağız içerisinde her iki bademciğin alınması olarak tanımlanır. Bademcik ameliyatı kulak burun boğaz ameliyatlarının önemli bir bölümünü oluşturur. Sanıldığı kadar kolay, basit bir ameliyat değildir. 3 yaşından sonra enfeksiyon sıklığı ve büyüklüğüne bağlı olarak ameliyat kararı alınabilir. Ayrıca geniz bölgesinde oluşan geniz eti de bu hastalarda çoğu kez eşlik eder. Bu problemler kulak sıvısının birikimine de yol açar dolayısıya bu ameliyat adenoidektomi ve kulağa tüp tatbiki aynı anda yapılabilir.
Operasyon Öncesi Süreç
Ameliyat öncesi hasta genel anestezi açısından değerlendirlir. Kanama , karaciğer ve böbrek foksiyon testleri ile viral markerler kan tetkikleri olarak planlanır. Aktif enfeksiyon olması durumunda önce o tedavi edilir.
Operasyon Süreci
Ameliyat süresi tüm bu girişimler yapılmasına bağlı olarak değişir. Tonsillektomi ortalama 20 dk, adenoidektomi 15 dk, kulak tüp tatbiki 10 dk sürer.
Bademcik ameliyatı bademciğin ağız içinde bulunan yataktan uygun teknikle alınması ve çıkarıldığı alanın kanama kontrolü yapılarak operasyona son verilidiği bir ameliyat türüdür. Geniz eti ameliyatı ise uygun aletlerle( küçük dil ve yumuşak damak arkasına uzanan küret ) ağız içerisinden geniz bölgesindeki geniz etinin alındığı bir operasyondur.
Kulak tüp tatbiki ise kulak zarı üzerine atılan bir çizikle arkasındaki sıvı varlığı tespit edilir ve glue dediğimiz nispeten yapışkan koyu bir sıvı varsa kulak zarın üzerine tüp konulur ki bu tüpün bir bölümü kulak zarı arkasında bir bölümü önündedir ve ortası delik olduğu için havalanmayı sağlar .
Operasyon Sonrası
Ameliyat sonrası hasta yatağına alındığında özellikle anestezi etkisinde olduğu için çoğu şeyi hatırlamayacaktır. Çocuklarda ajitasyon, ağlama bu dönemde sık izlenir. Yaklaşık 30-45 dk içinde sakinleşip uykuya dalarlar bu sırada anestezi etkisi giderek azalır fakat bu uyku döneminde de solunumu takip edilmelidir. Uyandıklarında yanlarında yakınlarını görünce daha sakinleşeceklerdir. Ağızdan yiyecek olarak yatağa alındıktan 2 saat sonra beyaz dondurma ile beslenme başlar.Yaklaşık 3. saatte ise ayran , süt gibi sıvı içeçekler tüketilir.
Hasta ameliyatın 6-8. saatinde kontrolleri (kanama ve ağızdan beslenme )yapılarak taburcu edilebilir. Taburcu edilirken hastaya antibiyotik, antihistaminik , ağrı kesici ve burun damlası reçete edilebilir. Ameliyat sonrası gerek ağrı gerekse o bölgelerde şişlikler nedeniyle hastanın konuşması zorlaşabilir. Dil ve dudaklarda ufak şişlikler olabilir. Ameliyat sonrası ilk gün 8 saatte bir ağrı kesici verilir 2. gün bu 12 saatte bire düşülebilir ve daha sonra ağrı durumuna göre verilir. Erişkin hastalar bademcik ameliyatını daha ağrılı atlatırken çocuklar daha iyi tolere etmektedir.İlaçların kullanımına ve diete uymaya özen gösterilmelidir. Erken dönem kanamalar olabildiği gibi geç dönem , ameliyat sonrası 11-13. günlerde özellikle dietin bozulmasıyla kanamalar görülebilir. Hasta ilk birkaç gün tükrüğü yutmakta zorluk yaşayabilir ve kanla karışık tükürmek zorunda kalabilir. Özellikle boğazı tahriş edici zorlamalardan kaçınılmalıdır.
Ameliyat sonrası 5. günlerde bademcik ameliyat yerlerinde beyazlıklar izlenir bu iyileşme dokusudur. İltihap değildir. 2. hafta sonuna doğru tamamen kaybolur.
Ilık ve sadece vücudu yıkayacak şekilde yapılır. Tüm vücut banyo yine ılık şekilde ameliyat sonrası 7. gün yapılabilir.
Sadece geniz eti ameliyatı yapılan hastalarda diet ve aktivitelerde biraz daha toleranslı olabiliyoruz. Normal diete 1 hafta sonra , okul yada kreşe 5. gün başlatabiliyoruz.
Tabiki daha yoğun kanama durumlarında derhal doktora ulaşılmalı ve hastanede müdahale edilmelidir.
Kulak tüpü takılmış olan hastalarda ise banyoda kulak için silikon tıkaç veya vazelinli pamuk tıkanmasını öneriyoruz.Aslında kulak içi basıncı nedeniyle her ne kadar kulak zarı arkasına su kaçması kolay olmasa da kulak tıkanmasını genelde hastalardan özellikle yazın isityoruz. Bunu için işitme cihazı firmalarından kulak kalıbına göre tıkaçlarda yaptırarak bu süreç kolaylaştırılabilir.
Bu üçlü ameliyatı olan hastalar birinci hafta kontrole çağırılır ilaç , diet ve dikkat edilmesi gereken hususlar tekrar edilir ve 1 ay sonra tekrar kontrole çağırılır. Kulak tüpü olan hastalar düzenli 2-3 ayda bir takip edilir. Kulak tüpleri 6 ile 24 ay kulak zarında kalır ve %99 kendisi dış kulak yoluna düşer ve doktor oradan alır. Nadiren düşmesi uzamış ve problem (enfeksiyon gibi) çıkaran tüpler hekim tarafından alınır. Bu durumda kulak zarında delik kalma olasılığı artar bu yüzden yine sıkı takip edilmelidir. Kendini onaramayan kulak zarı uygun yaş ve zamanda hemen kapatılmalıdır.
Bu grup ameliyatlar kulak burun boğazın sık karşılaştığı problem ve ameliyatlardır. Uygun endikasyonlarla yapılmış ameliyat sonrası özellikle çocuklarda yüz güldürücü sonuçlar alınmaktadır. Çocukların uyku düzenleri sağlanır, iştahları düzene girer ve büyüme gelişmeleri hızlanır.Sık enfeksiyonlardan kurtuldukları için okul hayatları daha başarılı olur.
Gırtlak, tükrük bezi, sinüs, burun, kulak tümörleri ve diğer baş boyun tümörleri
Boyun tümörünün çeşitli sebepleri olabilmektedir. Boyun tümörüne neden olan etkenler sigara-alkol kullanımı, kötü beslenme, genetik, çevresel ve hijyenik sebepler şeklinde sıralanabilmektedir. Araştırmalar boyun tümörünün en yaygın sebebi arasında sigara-alkol kullanımını göstermektedir. Genetik, çevresel ve beslenme ile ilgili faktörler ise boyun tümörü oluşumunda daha seyrek bir şekilde etkisini göstermektedir.
Cinsel yolla bulaşan HPV virüsü, EBV virüsü, radyasyon, meslek gereği asbest, sentetik lifler veya ahşap tozuna maruz kalmak da kişide boyun tümörü görülmesine yol açabilmektedir.
Gırtlak, bilimsel adıyla larinks, boyun bölgesinde bulunan bir organdır, halk arasında yutak olarak bilinen farinksten sonra gelir. Devamı trake (soluk borusu) ve akciğerlerle devam edecek olan solunum yolunun önemli, bir parçasıdır. Larinks, aynı zamanda ses tellerini de içinde barındırır; içinden geçen havanın etkisiyle titreşen ses tellerinde oluşan ses farinks, ağız boşluğu ve burunda yankılanarak duyulur hale gelir.
Endoskopik Sinüs Cerrahisi (ESC), aynı zamanda minimal cerrahi travma yaratma avantajı nedeni ile göz yaşı kesesi drenaj ameliyatlarında (Dakriosistorinostomi) ve hipofiz bezi adenomlarının cerrahi tedavisinde (Endoskopik hipofizektomi) giderek artan oranlarda tercih edilmektedir.
Burun çevresindeki sinüslerin bulunduğu bölgelerin dar, anatominin karmaşık olması ve beyin, gözler, görme sinirleri, gözyaşı kanalları, şah damarları gibi önemli organ komşulukları endoskopik sinüs ameliyatlarında eğitim ve tecrübe yanında düşük hata payı ile yüksek teknik beceriyi gerekli kılmaktadır.
Bu cerrahi uygulamada endoskop yardımıyla burun içerisinden çalışılarak sinüslere ulaşılır. Çevre doku zedelenmeden sinüsler temizlenir ve doğal kanalları açılarak operasyondan sonra fizyolojinin tekrar düzenli çalışması sağlanır.
Endoskopik cerrahi; sinüs fonksiyonlarını gözeten ve bozulmuş fizyolojinin düzeltilmesini öngören bir ameliyat olduğu için sonuçları çok başarılıdır. Burnun ve sinüslerin en ince ayrıntısı gösteren endoskoplar yardımı ve özel mikrocerrahi aletleriyle yapılan ameliyat uygun bir teknik ve hasta takibiyle sinüzit sorununu büyük bir oranda çözmektedir.
Pediatrik Kulak Burun Boğaz
Doğumsal ya da kazanılmış darlıklar tedavi ediliyor
Hava yollarında görülen doğumsal ya da kazanılmış darlıkların tedavisi Pediatrik Kulak Burun Boğaz Hastalıkları Kliniği’nin çalışma alanları arasında yer alıyor. Baş-boyun bölgesinden kaynaklanan iyi ve kötü huylu kitleler, üst solunum yolundaki iltihaplanmalar ve yabancı cisimlerin tedavisi de sağlanıyor.
Tedavi alanları nelerdir?
- Tonsil ve adenoid sorunları
- Orta kulak enfeksiyonları
- Orta kulak efüzyonları
- Kulak kepçesinin ve dış kulak yolunun doğumsal anomalileri
- Genetik ve kazanılmış işitme kayıpları
- Larinks ve trakeanın doğumsal ya da kazanılmış darlıkları
- Sinüzitler
- Çocukluk çağında görülen tümörler
Geniz eti ve bademcik problemleri
Geniz eti ve bademcik problemleri, çocuklarda en sık görülen kulak burun boğaz şikayetlerinin başında gelir. Ağzı açık uyuma, horlama, uykuda nefesin durmasına (apne) neden olan bu problemlerin cerrahi tedavisi modern tekniklerle gerçekleşiyor.
Orta kulak iltihaplanması / sıvısı
Bir çocukluk çağı hastalığı olan orta kulak iltihabı genellikle ilaç tedavisi ile düzelir. Ancak medikal tedaviye cevap vermeyen veya tekrarlayan vakalarda kulağa tüp takılması operasyonları sağlanır.
İşitme azlığı
Ülkemizde sık görülen genetik işitme kayıplarının tedavisinde işitme kaybının cinsi ve derecesine göre; koklear implant (biyonik kulak), beyin sapı implantı, aktif orta kulak implantları ve kemiğe yerleştirilen işitme cihazları gibi pek çok tedavi seçeneği sunulur.
Hava yolu darlıkları
Hava yollarında görülen doğumsal ya da kazanılmış darlıkların tedavisi Pediatrik Kulak Burun Boğaz Hastalıkları Kliniği’nin önemli çalışma alanlarında yer alır. Bu darlıkların bir kısmı için cerrahi tedavi uygulanır.
Tümörler
Erişkinlerde olduğu gibi çocuklarda da baş-boyun bölgesinde iyi ve kötü huylu kitleler görülebilir. İyi huylu kitlelerin tedavisi için cerrahi, kötü huylu kitlelerin tedavisinde ise cerrahinin yanında kemoterapi ve/veya radyoterapi de uygulanabilir.
Kulak Burun Boğaz Doktorları
Çoğunluğu doktor, hemşire, fizyoterapist, radyoloji teknikeri, fizik tedavi teknikeri, laboratuvar teknikeri olmak üzere yaklaşık 1000 çalışan personelimiz ile iş etiğinin bilincinde, donanımlı bir kadroya sahibiz
Medikal Teknolojiler
Medikal teknolojiler, insan hayatını kurtarmak ve iyileştirmek için kullanılan ürünler, hizmetler veya çözümlerdir. Tıp ve görüntüleme merkezlerimizde yer alan tüm medikal teknolojik cihazlarımız aşağıda yer almaktadır;
Kulak Burun Boğaz Tedavi Yöntemleri
Burtom Sağlık Grubu’nda uygulanan ayrıcalıklı tedavi yöntemlerine buradan ulaşabilirsiniz.
Öne Çıkan Bölüm Yazıları
Op. Dr. Doğan Alpay sık görülen Sinüzit Belirtileri ve Sinüzit Tedavisi hakkında önemli bilgiler verdi.
Sinüzit Nedir? Sinüzit Belirtileri ve Sinüzit Tedavisi
Sinüzit yüz kemiklerinin içerisindeki boşlukların iltihaplı doku ile dolmasından ortaya çıkan hastalıktır. Nezle ya da gribin ardından burun tıkanıklığı, sarı-yeşil renkte burun akıntısı, geniz akıntısı, baş ağrısı ve koku almada güçlük gibi belirtiler veren sinüzit; tüm mevsimlerde görülse de, en çok kış aylarında etkisini gösteriyor.
Sinüs nedir?
Sinüsler, kafa kemiklerinin içine yerleşen ve ağızları (yani kanalları) burun içine açılan, içi hava dolu kemik boşluklarıdır. Doğumdan sonra bir kısmı (ethmoid ve maksiler sinüsler) oluşur, diğerleri sonradan oluşur ( sfenoid ve frontal sinüsler ) ve ergenlikte tamamlanır. Sesin tınısını, karakterini sağlamasının yanı sıra burundan geçen havanın nemlenmesine ve vücut ısısına yaklaşmasına, içi hava dolu olduğu için kafanın ağırlığını azaltıp (sinüzit hastalarının başında bir ağırlık hissetmeleri) ve başın dik durmasına yardımcı olurlar.
Sinüzitin terminolojisi
Sinüs boşluklarını kaplayan mukozanın viral, bakteriyel ve mantar gibi etkenlerle iltihaplanmasına sinüzit deniyor. Sinüzitler; 2 haftadan kısa sürerse akut sinüzit, 2 ile 12 hafta arası sürerse subakut sinüzit, 12 haftadan uzun sürerse kronik sinüzit olarak adlandırılıyor.
Sinüzitin belirtileri neler?
Sinüzit’in en önemli belirtileri geçirilen bir nezle veya grip sonrasında;
- Göz ve yüz çevresinde zonklayıcı bir baş ağrısı,
- Burun tıkanıklığı,
- Burun ve genizden sarı yeşil renkli akıntı,
- Boğaz ağrısı,
- Ağız kokusu, koku ve tat bozukluğu
- Hafif ateş
- Halsizlik ve adaptasyon güçlüğü,
- Çocuklarda bunların yanında iştahsızlık, öksürük, bulantı ile kusma şikayetleri olabiliyor.
Sinüzit Nedenleri
Sinüzitin pek çok farklı nedeni olmakla birlikte en sık görülen nedenleri şöyledir;
- Viral üst solunum yolu enfeksiyonları (ÜSYE) : Sinüzitin en sık nedenidir. Nazal mukozanın viral enfeksiyona bağlı ödem ve inflamasyonu ile sinüs boşalma kanallarının tıkanması, aynı zamanda üretilen mukusun ostiumları tıkayacak şekilde koyu kıvamlı olması sinüsler içinde salgı birikimi ve oksijenlenmede bozulmaya neden olur. Bu aşamayı takiben ikincil bakteriyel çoğalma ile sinüzit oluşur.
- Alerjiye bağlı sinüs ostiumlarını tıkayan mukoza ödemi ikinci önemli sinüzit nedenidir.
- Burun içi eğrilikler (septum deviasyonu),
- Polipler,
- Burun eti büyümeleri (konka hipertrofileri) gibi sinüs boşalma kanallarını daraltan ya da tıkayan anatomik patolojiler
- Özellikle çocuklarda görülen büyümüş geniz etleri
- Yüzme veya uçak yolculuğu esnasında oluşan basınç değişiklikleri ostiumların kapanmasına yol açar.
Sinüzit, hipertansiyon ve romatizmadan daha fazla görülmekle birlikte yaşam kalitesini şeker hastalığı ve kalp hastalıklarından daha fazla bozmaktadır. Yalnızca fiziksel olarak değil, psikolojik olarak da olumsuz etkileri vardır. Sinüzit; burun tıkanıklığı, alın bölgesinde ağrı, halsizlik ve yorgunluk, gece ağzı açarak uyuma, horlama gibi sorunların yanı sıra mide, bağırsak ve akciğer sorunlarına da zemin hazırlıyor. Bu nedenle sinüzite neden olan etkenler ve sinüzit mutlaka tedavi edilmesi gerekir.
Islak Saç Sinüzite Neden Olur Mu?
Islak saç ile dışarı çıkmanın ya da duş sonrası saçları kurutmamanın sinüzite neden olup olmayacağı halk arasında en sık merak edilen konulardan biridir. Burnunda alerjisi veya polipleri olan veya alerjiye bağlı burun etleri büyüyen kişiler ıslak saçla dışarı çıktığında bu kişinin burun mukozası sıcak-soğuk değişimi esnasında alerjik olarak şişeceğinden ve sinüslerin delikleri kolayca kapanacağından sinüzit olma riskleri artar. Bu bilgi, kişinin saçını kestireceği, kısa saçla bu riski ortadan kaldıracağı anlamına gelmez. Bu, sıcak-soğuk değişimi ile ilgili bir problemdir ve herkeste görülebilir fakat genel olarak burunda bunu kolaylaştırabilecek bir yatkınlık veya hastalık varsa daha sık karşılaşılır.
Sinüzit nasıl tedavi edilir?
Sinüzit medikal veya cerrahi tedaviye çok iyi yanıt veren bir hastalık. Akut sinüzitler genellikle ilaç tedavisi ile iyileştiriliyor. Burada en önemli ilaç antibiyotiklerdir ve hastalığın şiddetine göre kullanım süreleri 10 ile 21 gün arasında değişiyor. Süreyi belirlemede en önemli kriter ise sarı yeşil burun akıntısının geçmesinden sonra en az 7 gün daha antibiyotik kullanılması. Uzun süreli ilaç kullanılması hastalara zor gelebiliyor, fakat kullanılmadığında sinüzit tekrar edebiliyor ve kronikleşebiliyor. Tedavide burun açıcı spreyler ve soğuk algınlığı hapları, alerji hapları ve spreyleri, burun ile sinüs yıkama sıvıları ve spreylerinden faydalanılıyor.
Kronik sinüzitler ise öncelikle ilaç tedavisi ile tedavi edilmeli, fakat dirençli vakalarda ve tekrarlayan durumlarda cerrahi tedavi düşünülmeli. Radyolojik olarak sinüs içinde mukozal kalınlaşmalar, iltihap, mukosel ve sinüs kanalları kapanmış ise mutlaka “fonksiyonel endoskopik sinüs cerrahisi” (FESS ameliyatı) yapılmalı. Cerrahi tedavide başarı şansı yüzde 90 civarında oluyor. Hastaların en çok sordukları şey, sinüzitin ameliyat sonrasında tekrar edip etmediği. Bu durum burun içi ve sinüs polipli olgularda olabiliyor ve yüzde 30 oranında nüks edebilme ihtimali mevcut. Sinüzit ameliyatları çocukluk yaşlarında yapılabiliyor. Ameliyat genellikle sinüslerin hepsinin oluştuğu 13-14 yaşlarından sonra olmalı. Çocuklarda burnun, küçük dar ve önemli yapıların yakın olması ameliyatlarının dikkatli ve sınırlı yapılmasını gerektiriyor. Nüks ve anatominin zor olduğu vakalarda navigasyon BT eşliğinde daha güvenli yöntemler kullanılabiliyor.
Kulak Burun Boğaz Hakkında Yazılar
Sağlığınızla ilgili merak ettiğiniz soruların yanıtlarını ve sağlıklı bir yaşam için atılması gereken adımları yazılarımızdan veya bize ulaşarak bulabilirsiniz.