Kardiyoloji (Kalp ve Damar Hastalıkları)
Kalp hastalıkları, ölüm nedenleri arasında birinci sırada yer almaktadır. En sık görünen kalp hastalığı koroner kalp hastalığıdır. Kalbi besleyen koroner damarlar kan pıhtısı ve kan yağları ile tıkandığı zaman kalp krizi riski ile sonuçlanabilmektedir.
Göğüs ağrısı, çarpıntı, göğüs üzerinde huzursuzluk hissi, nefes darlığı, omuzda, sırtta ağrı hissi olanlar ve bunlara ek olarak sigara içme alışkanlığı olanlar, aile özgeçmişinde kardiak sorunu olanlar, kolesterolü yüksek olanlar, fiziksel olarak aktif bir yaşamı olmayanlar ve şeker hastalığı olanların mutlaka düzenli kardiyoloji muayenesi olması gerekmektedir.
Kalp ve dolaşım sistem hastalıklarında sıklıkla görülebilen ve hayatı tehdit edebilecek sonuçlara yol açan ciddi bir belirti vermeksizin aniden ortaya çıkan kalp krizinin teşhis ve tedavisinde en önemli konu hastalığa yol açan sebepleri erken tanı ve doğru tedavi ile ortaya çıkarmaktır.
Kullanılan başlıca teşhis yöntemleri; Efor (Treadmill), Holter, EKG, Ekokardiyografi.
Efor (Treadmill)
Efor testi, kalp damar hastalığı varlığının araştırılması, bilinen kalp damar hastalığında tedavinin etkinliğinin saptanması, eforla beraber kalp atışlarında düzensizliğin yani aritminin meydana gelip gelmediğinin tespit edilmesi, çeşitli kalp hastalıklarında hastanın efor yapabilme kapasitesinin araştırılması ve nihayetinde hipertansiyonda eforun kan basıncının üzerine etkilerinin tetkik edilmesi için başvurulan bir testtir. Efor testi sırasında, hasta bir koşu bandı üzerinde yürür. Yürüyüşün hızı ve eğimi doktor tarafından ayarlanarak kalp hızının artması sağlanır. Treadmill testi kişinin yürüme bandında belli hızlarda yürürken, seri olarak EKG’lerinin çekilmesi, tansiyonunun ölçülmesi yöntemi ile yapılan bir tetkiktir. İstirahat anında EKG’de tespit edilemeyen anormal bulguların efor sonrası tespit edilmesini sağlar. Efor testi kalp hastalıklarının erken tanı ve teşhisinde büyük kolaylıklar sağlamaktadır. Doğruluk payı 70%’ lerde olmasına rağmen tekrarlanabilir ve basit bir test olması büyük avantajlar sağlamaktadır.
Holter
Holter cihazı kalple ilgili tanı koyan önemli bir cihazdır. Tansiyon Holter ve Ritim Holter olarak ikiye ayrılmaktadır. Ritim Holter, kalp ritminin genellikle genelde 24 saat bazen de daha uzun süreyle EKG kaydının alınması sağlamaktadır. Ritim Holteri ile çarpıntın, ritim bozuklukları, kalp krizi sonrasında ölümcül ritim bozukluğunun olup olmadığı gibi sorunların tanısını koyabilmeye yarar. Tansiyon Holter ise, 24, 48 veya 72 saat boyunca ve belirli aralıklarla kan basıncını ölçerek kaydetmeye yarayan bir cihazdır. Tansiyon Holter, hipertansiyonun teşhis edilmesine yarar. Ayrıca hipertansiyonu olan hastaların tedavilerinin düzenlenmesinde, hastanın tansiyonunun günün hangi saatlerinde neye bağlı olarak dalgalandığının verisini vermede vazgeçilmez bir cihazdır.
EKG
Çoğunlukla göğüs ağrısı şikayetiyle hekime başvuran kişilerin olası kalp krizi riskinin değerlendirilmesi için uygulanan EKG, deri üzerine yapıştırılan elektrotlar yardımıyla çekilir. Kalbin her kasılışında yarattığı elektriksel aktivitenin ölçümü sayesinde, kalp hakkında detaylı bilgiye sahip olunur. Kalpte yer alan kulakçık ve karıncıkların yarattığı kasılma ve gevşeme hareketini, kalbin hücre grupları tarafından uyarılmasını ve bu uyaranın iletimi sırasında ortaya çıkan elektriksel faaliyetin EKG ile ölçümlenmesi için hastanın vücuduna 10 adet elektrot yapıştırılır. Bu elektrotlar kablolar ile EKG cihazına bağlıdır. Elektriksel aktiviteye ait veriler, EKG cihazı tarafından grafiklere dönüştürülür ve EKG cihazının yazıcısı tarafından elektrokardiyogram adı verilen bir kağıda basılır. Bu kağıt 1×1 ve 5×5 mm. boyutlarında karelerden oluşur. 1×1 mm. boyutundaki karelere her 0,04 saniyede oluşan elektrik aktivitesine ait grafikler yazdırılırken; 5×5 mm boyutunda olan karelere ise 0,2 saniyede oluşan aktiviteye ait veriler yazdırılır. EKG cihazı, P, Q, R, S, T ve U dalgalarından oluşan kalp atımlarını elektrokardiyogram üzerine kaydeder. Bu dalgaların oluşturduğu grafiksel değerler hekime, hastanın kalp sağlığı hakkında bilgi verir. EKG cihazı kolay taşınabilir olması nedeniyle her yere götürülebilir. Böylece yatan hastanın EKG odasına götürülmesi gerekmez. Ağrısız, acısız bir yöntem olması ve işlem süresinin yaklaşık 2-3 dakika sürmesi hem hasta hem de hekim için kolaylık sağlar. Kalp sağlığı hakkında pek çok verinin hızla ölçülmesini sağlayan EKG, günümüzde kardiyologlar ve acil hekimleri tarafından sıklıkla kullanılan bir tanı yöntemidir.
Kalbin yapısal tüm hastalıkların tanısı, (kalp büyümesi, kalp kası hastalıkları, kalp kapak hastalıkları, hipertansif kalp hastalıkları, kalp yetmezlikleri, kalp zarı hastalıkları, kalp içi kitleler, pıhtılar, kalp tümörleri, doğumsal kalp anormallikleri, hatta aort denilen vücuttaki en büyük çaplı damara ait hastalıkların), ekokardiyografi işlemi ile konur. Ayrıca kalple ilgili cerrahi geçiren hastaların da ileriki rutin kontrollerini yapmak için kullanılmaktadır.
Ekokardiyografi
Ekokardiyografi yani EKO, ses dalgaları aracılığıyla kalbin iç yapısıyla fonksiyonlarının incelenmesi ve değerlendirilmesi işlemine verilen isimdir. Ekokardiyografi kalp ultrasonu olarak da bilinmektedir. Ekokardiyografide ses dalgalarını kalbe ileten bir alet, görüntüleri kaydeden- ölçüm yapan ve ekranı olan bir cihaz kullanılır.
Koroner anjiyografi ve balon-stent işlemleri: Koroner anjiyografide kalbi besleyen damarların görüntüsü alınır. Anjiyografi sırasında lokal anestezi kullanıldığı için hasta herhangi bir ağrı ya da acı hissetmez. Anjiyografinin uygulandığı tekniğe göre hastanın belirli bir süre hastanede kalması gerekebilir. Anjiyografi sonrası gerekli görülen vakalarda tedavi amaçlı balon ve stent işlemleri de yapılmaktadır.
Transözofajiyal ekokardiyografi (TEE): Yaygın olarak kullanılan yüzeysel ekokardiyografi yönteminin yetersiz kaldığı bazı durumlarda yemek borusu yolu ile ekokardiyografi yapılması gerekebilir. Buna da transözofajiyal ekokardiyografi denir. Gastroskopiye benzer bir tetkiktir.
BT koroner anjiyografi: BT koroner anjiyografi, kontrast madde kullanılarak çekilen tomografik bir görüntüleme metodudur. Kalpteki anatomik bozukluklar, koroner darlıklar gibi çoğu hastalığın tedavisini planlamada yardımcı olan bir yöntemdir.
Kalsiyum taraması: Koroner damarlarda yapılan kalsiyum taramasında, damardan herhangi bir ilaç verilmez ve yaklaşık 15 saniye gibi kısa bir sürede sonuç alınır. Damarlarda biriken kalsiyumun saptanması ile hastaların kalp hastalığı açısından riski belirlenebilmekte, erken teşhis ile önlem alınabilmektedir.
Miyokard perfüzyon sintigrafisi: Eforlu veya ilaçlı olarak yapılan miyokard perfüzyon sintigrafisi koroner arter hastalığı tanısında kullanılmaktadır.
Venöz ve arteriyal doppler: Bu tetkikler, atar ve toplardamar problemlerinin tanısında kullanılmaktadır.
Sıkça Sorulan Sorular
Kardiyoloji bölümümüzde tanı koyulan bazı hastalıkları şöyle sıralayabiliriz:
- Koroner Arter Hastalıkları
- Kalp yetmezliği
- Kalp ritmi bozuklukları
- Kalp kapak hastalıkları
- Aort damarı hastalıkları
- Periferik damar hastalıkları
- Hipertansiyon
- Hiperlipidemi / Dislipidemi (lipit metabolizma hastalıkları)
Kardiyoloji hastalıklarının belirtileri hastalığın çeşitlerine göre değişkenlik göstermekle beraber, yaygın olanları şunlardır:
- Kalp çarpıntısı
- Genellikle koroner arter hastalığına sahip kişilerde göğüs ağrısı ve göğüste sıkışma hissi
- Kalp yetmezliğine bağlı olarak gelişen solunum güçlüğü, gece idrara çıkma ve gece sırt üstü yatınca nefes darlığı
- Kalp kapakçıkları ile ilgili problemlerde ortaya çıkan nefes darlığı ve hemoptizi yani kan kusma
- İmpotans yani sertleşme problemi
- Yaygın olarak görülen kardiyolojik semptomlarından biri olan senkop yani bayılma
- İstemsiz kilo kaybı
Kalp Damar Cerrahisi ve Kardiyoloji Arasındaki Fark Nedir?
Bu iki bölüm çalışma alanı aynı olması sebebiyle sık sık karıştırılmaktadır. Kardiyoloji bölümü, kalp hastalıklarının tanı ve teşhisiyle ilgilenir, gerekli olan tedaviyi de planlar. Ancak kişide bulunan kalp hastalığının tedavisi için cerrahi bir işlem gerekiyorsa kalp damar cerrahisi bölümüne yönlendirilir ve gerekli işlem bu bölümlerde yer alan cerrahlar tarafından yapılmaktadır. Kalp damar cerrahisi bölümü ile kardiyolojinin arasında ilgilendiği hastalıklar dışında, uyguladığı tedaviler açısından farklılıklar bulunmaktadır. Damar cerrahisi, kalp kapakçıkları cerrahisi, aort cerrahisi, konjenital kalp cerrahisi, koroner bypass cerrahisi ve varis cerrahisi gibi uygulamalar kardiyologların değil kalp damar cerrahlarının yapabileceği tedavilerdir.
Kısaca özetlemek gerekirse; kişi, kalbinde bir sorun olduğunu düşünüyor ve şikayetleri var ise direkt olarak kardiyoloji bölümüne başvurmalıdır. Burada yapılan muayene sonucunda kalpte sorun olup olmadığı, varsa sorunun ne olduğu ve tedavisi belirlenir.
Kardiyoloji (Kalp ve Damar Hastalıkları) Doktorları
Çoğunluğu doktor, hemşire, fizyoterapist, radyoloji teknikeri, fizik tedavi teknikeri, laboratuvar teknikeri olmak üzere yaklaşık 1000 çalışan personelimiz ile iş etiğinin bilincinde, donanımlı bir kadroya sahibiz
Medikal Teknolojiler
Medikal teknolojiler, insan hayatını kurtarmak ve iyileştirmek için kullanılan ürünler, hizmetler veya çözümlerdir. Tıp ve görüntüleme merkezlerimizde yer alan tüm medikal teknolojik cihazlarımız aşağıda yer almaktadır;
Kardiyoloji (Kalp ve Damar Hastalıkları) Tedavi Yöntemleri
Burtom Sağlık Grubu’nda uygulanan ayrıcalıklı tedavi yöntemlerine buradan ulaşabilirsiniz.
Öne Çıkan Bölüm Yazıları
- TAVI: Bu işlem ameliyatsız aort kapağı değişimi olarak tanımlanabilir. Aort kapağı kalpten çıkan ana damarın ağzındaki kapaktır. Yaşla birlikte bu kapakta kireçlenme görülebilmekte ve kapak iyi açılıp kapanamamaktadır. Kardiyolojide devrim niteliğinde değerlendirilebilecek TAVI yöntemiyle, ameliyat şansı olmayan ya da yüksek riskli hastaların aort kapağının içine ameliyatsız kateter yardımıyla yeni kapak konulmaktadır. Bu yöntemle, göğüs açılmadan kapak değişimi sağlanmaktadır. Aort kapağındaki kalın kireç tabakaları arasından telle geçilerek yeni kapak yerleştirilmekte ve bu kapak kendi kendine açılmaktadır. Hasta 2-3 günlük bir istirahatin ardından iş ve sosyal yaşamına dönebilmektedir. Güvenirliği kanıtlanmış bu yöntem sayesinde, geçmişteki cerrahi yöntemlerde kullanılan metal olmayan kapakların bozulması sorununun önüne geçilmektedir. Ameliyatsız aort kapağı değişimi yöntemi; ameliyat şansı olmayan, yüksek riskli hastaların yanı sıra daha önce bypass olmuş ve orta riskli hastalara da uygulanabilmektedir. İşlemlerden alınan sonuçlar son derece başarılıdır. Göğüs kafesi açılmadığından hastalar için oldukça konforlu olan bu işlem sayesinde hastaların yaşam süreleri uzamaktadır.
- Mitra Clip: Bu işlem, kalpteki sol kulakçık ile sol karıncık arasında bulunan mitral kapağın yetersizliğini tedavi etmeye yöneliktir. Mitral kapaktan kan kaçağı olması durumunda kateter yardımıyla anjiyo gibi kalbe girerek kapağa mandal takılmaktadır. Böylelikle, kapak küçültülmekte ve kan kaçağı ortadan kaldırılmaktadır. Ameliyat şansı olmayan hastalarda bu işlem uygulanmadığı zaman kan kaçağı devam etmekte ve hastanın durumunda kötüleşme görülebilmektedir. 1-1 buçuk saat süren bu işlem sonrasında hastalar, kısa sürede günlük aktivitelerine geri dönebilmektedir.
- Kompleks Koroner Girişimler: Geçtiğimiz yıllarda kalbi besleyen koroner damarlarda daralma ya da tıkanma olan hastaların çoğu bypass ameliyatına yönlendirilmekteydi. Günümüzde ise gelişen teknoloji ve ileri teknoloji ürünleri sayesinde 10 yıl öncesinde müdahale edilmesi mümkün olmayan koroner damarların yani kalbi besleyen damarların tıkanıklıklarına müdahale edebilmektedir. Kompleks koroner girişimlerde kullanılan çok dar damarlardan geçebilen teller, balonlar ve stentler yardımıyla hastalara göğüs açılmadan işlem uygulanabilmektedir.
- Balon Mitral Valvuloplasti: Bu işlem de mitra clip gibi, sol alt kulakçıkla sol karıncık arasındaki kapak bozukluklarında uygulanmaktadır. Yıllar önce romatizma ve romatizmaya bağlı kapak hastalıkları çok sık görülmekteydi. Romatizmaya bağlı olarak en sık görülen kapak hastalığı da mitral kapak darlığıdır. Romatizma, kapağın yapraklarını tuttuğu zaman yapraklar yapışmakta ve kalınlaşarak kireçlenmektedirler. Bu işlemde çok ağır ve kireçli olmayan, balonla kolayca açılabilecek kapaklar seçilmektedir. İşlem sırasında kalbin sol kulakçığına bacak toplar damarından girilmekte, anjiyo yapar gibi kalbin sol kulakçığına ulaşılarak sol kulakçık ve sol karıncık arasındaki kapak özel bir balonla genişletilmektedir. Bu yöntemde uygun hasta seçerek uzun vadeli ve başarılı sonuçlar elde etmek mümkündür.
- Pulmoner Balon Valvuloplasti: Bu yöntemle, doğuştan akciğere giden atardamarın başındaki kapakta darlık olan hastaların bacak toplardamarından girilerek kapağa ulaşılmakta ve o bölgede balon şişirilerek kapak açılmaktadır. Böylece uzun süreli ve başarılı sonuçlar alınabilmektedir.
- Septal Ablasyon: Son yıllarda sıklıkla görülen ve çoğu kez genetik olan kalbin karıncıkları arasındaki bölmesinin kalınlaşması şeklinde ilerleyen bir kalp rahatsızlığı olan “hipertrofik obstruktif kardiyomiyopati” de bu işlemle ameliyatsız tedavi edilebilmektedir. İşlem sayesinde, kalbin çıkışını daraltan bölgeyi besleyen ince damarın içine girilerek özel madde verilmekte ve o damar tıkanarak kalınlaşan kalp bölmesi söndürülmekte ve kalbin çıkış yolu açılmaktadır. İşlemin ardından hasta, yaşantısına sağlıkla devam edebilmektedir.
- ASD/VSD/PDA Kapatma: ASD/VSD/PDA doğuştan kalbin bölmeleri arasında olan deliklerdir. Geçmişte doğuştan kalp deliği olan hastalar mutlaka ameliyat edilmekteydi. Günümüzde ise işleme uygun olan hastaların kalp delikleri tıpaya benzeyen aparatlar yardımıyla ameliyata gerek kalmadan kapatılabilmektedir.
- Koroner Arteriyovenöz Fistül Kapatma: Kalp sürekli kasılıp gevşediği için, kalbi besleyen damarlar kalbin üstünde ilerlemektedir. Atardamarlar kalbe kanı getirmekte, dokuya oksijeni verdikten sonra bu kan toplar damarlardan tekrar geriye dönmektedir. Bu ilişki bazen çok karmaşık olmaktadır ve aradaki kılcal damar ilişkisi olmadan gelen kan, toplardamar sistemine dönmektedir. Bu durum “arteriyovenöz fistül” olarak adlandırılmaktadır. Cerrahi olarak tespit edilmesi ve çözülmesi oldukça zor olan bu rahatsızlık, kalbin beslenmesini bozmakta ve ritim bozukluklarına neden olmaktadır. Arteriyovenüz fistülün ameliyatsız tedavisinde anjiyo ile yer tespiti yapıldıktan sonra atardamarla toplardamar arasındaki ilişki bölgesine ulaşılmakta ve çelik teller, ilaç veya balon gibi farklı materyallerle damar tıkanmakta ve sorun çözülmektedir.
- Paravalvüler Kaçak Kapatma: Kalp kapakları metal kapaklarla cerrahi olarak değiştirildikten sonra bazen, kapakların dikildiği yerlerin kenarlarından ayrılmalar olabilmekte ve ayrılan yerlerden geriye doğru kan kaçmaktadır. Bu durumu engellemek için son 3-4 yıldır paravalvüller kapatma işlemi ile kaçaklar kapatılmaktadır. İşlem sırasında, kalbin içine ameliyasız girilmekte, üç boyutlu eko ile deliğin yeri bulunduktan sonra delikten telle geçilip telin üzerinden bir tıpa gönderilerek, 4 boyutlu ekokardiyografi yardımıyla kapağın kenarındaki yarık kapatılmaktadır. Böylece kapaktaki kaçak ortadan kalkmakta ve hastanın normal yaşantısına dönmesi sağlanmaktadır.
- Taşikardiler için Ablasyon Yöntemleri: Bu yöntemlerle çarpıntılara neden olan etkenler ortadan kaldırılmaktadır. Kökeni kalbin değişik yerleri olan çarpıntıları oratadan kaldırmak için radyo frekans enerjisi ya da dondurma yöntemi kullanılmaktadır. Bir noktadan ateşlenme ya da kısa devrelere bağlı döngüler şeklinde ortaya çıkan çarpıntıların yeri bilgisayarlar yardımıyla üç boyutlu değişik haritalama metotları kullanılarak bulunmakta ve çarpıntılar ortadan kaldırılmaktadır.
- Lead Ekstraksiyonu: Kalbe çeşitli yöntemlerle takılan piller, kalbin içine konulan tellerle kalbe bağlanmaktadır. Bu teller, zamanla kırılabilmekte ya da mikrop kaptıkları için enfeksiyona neden olabilmektedirler. Bu durumlarda tellerin, kalp açılarak cerrahi yöntemlerle çıkarılması oldukça zor ve risklidir. Ameliyatsız işlemde, riski ortadan kaldırmak amacıyla toplardamardan girilerek özel cihazlar yardımıyla teller çıkarılmaktadır. İşlemin ardından hasta kısa süreli bir istirahatin ardından gündelik yaşantısına dönebilmektedir.
- Cihaz İmplantasyonları: Kalbin işlevini bozan tüm rahatsızlıklarda, her türlü kalp pilinin takılması mümkündür. Kalbin yavaş çalışmasını ortadan kaldıran piller, kalp durduğu zaman şok verip kalbi çalıştıran şok cihazları ve son zamanlarda kalp yetmezliği olan hastalarda kalbin kasılma düzenini yeniden getiren CRT cihazlarının kalbe takılması sayesinde hastaların ömürleri uzatılmakta ve yaşam kaliteleri artırılmaktadır.
- Renal Denervasyon: İlaçlarla kontrol edilemeyen tansiyon yüksekliği (dirençli hipertansiyon) olan hastalarda radyo dalgalarıyla böbrek damarının sinirini yakarak tansiyonu kontrol etmek mümkündür. Bu işlemde, spiral şeklindeki sinirler, böbrek damarına kateterle girilerek çok düşük enerjiyle damara zarar vermeden yakılmaktadır. Önce sol böbreğe, sonrasında sağ böbreğe girilmektedir. Bu yöntem sadece üçten fazla ilaçla tansiyonları kontrol altına alınamayan, böbrek damarları sağlam ve ciddi bir böbrek rahatsızlığı bulunmayan hastalara uygulanmaktadır. İşlem sonrasında hastaların tansiyonları zaman içerisinde düşmekte ve aldıkları ilaç sayısı azalmaktadır.
- Aort Damarı Genişlemeleri ve Balonlaşmalarının Ameliyatsız Tedavisi: Yakın zamana kadar yalnızca ameliyatla çözümlenebilen aort damarının balonlaşması (anevrizma), günümüzde özel stentlerle ameliyatsız olarak başarılı bir şekilde tedavi edilebilmektedir.
Kardiyoloji (Kalp ve Damar Hastalıkları) Hakkında Yazılar
Sağlığınızla ilgili merak ettiğiniz soruların yanıtlarını ve sağlıklı bir yaşam için atılması gereken adımları yazılarımızdan veya bize ulaşarak bulabilirsiniz.