- Burtom Sağlık Grubu
- Kemik Dansitometri (DEXA – OSTEO)
Radyografi (X-ışını) temelli kemik dansitometre nedir?
Merkezimizde kullanılan kemik dansitometre cihazında; AP spine, Femur, skolyotik spine, Total Body (Total body BMD Body Composition/Yumuşak doku ve yağ analizi), Lateral spine, Ortopedi, Pediatri/AP Spine, Pediatri/Skolyotik spine, Pediatri/Total Body ve Body composition, Forearm, Hand ve Dual femur otomatik tıbbi software’leri standart olarak bulunmaktadır. Bu software’lerin hepsi Türk Kemik Standardı Referansları ile çalışmaktadır.
Bu sistemde radyoaktivite yönünden personelin ve hastanın özel olarak korunmasına gerek yoktur.
Doktorlar hergün kemik kırıkları ve diğer kas – iskelet sistemi yaralanmalarının değerlendirilmesinde radyografi veya x-ışınından yararlanmaktadır. Ancak direkt filmler kemik yoğunluğunun değerlendirilebilmesi için iyi bir yöntem değildir. Osteoporozun (kemik erimesi) kesin olarak saptanabilmesi için dual-energy x-ray absorptiometry (DXA veya DEXA) adı verilen, x-ışını teknolojisinin daha da güçlendirilmiş bir formu kullanılmaktadır. Bugün kemik mineral yoğunluğunun (BMD) ölçümünde DEXA kemik dansitometrisi doğruluğu kanıtlanmış bir yöntemdir. DEXA kemik kaybının ölçümünde çabuk ve ağrısız bir işlemdir. Sıklıkla en riskli bölgeler olan alt omurga ve kalça ölçümleri yapılır. Gerektiğinde önkol ve tüm vücut değerlendirilmeleri de eklenir.
Kemik Dansitometre (DEXA) kullanım alanları nelerdir?
DEXA kemik dansitometrisi, sıklıkla menopoz sonrası kadınları etkileyen ancak erkeklerde de görülebilen osteoporozun tanısında kullanılmaktadır.
Osteoporoz, kemiklerin daha ince ve daha kırılgan hale gelmesine neden olan, derece derece kalsiyum kaybı ile giden bir hastalıktır. DEXA ayrıca kemiklerin kırılma riskini de ortaya koyar. Eğer kemik yoğunluğunuz düşük bulunursa kemik kırıklarından korunmak için bir tedavi planı uygulanmalıdır. Yanı sıra DEXA osteoporoz ve kemik kaybına yol açan diğer durumlarda tedaviye verilen cevabın değerlendirilmesinde de etkilidir.
Eğer sizde de aşağıdaki osteoporoz risk faktörleri var ise kemik yoğunluğu testi yaptırmanız kesinlikle önerilmektedir:
- 60 yaş üstü olma
- Menopoz sonrası dönem
- Sigara kullanımı
- Fazla miktarda alkol tüketimi
- Düşük fizik aktivite
- Uzun süreli yatak istirahati
- Düşük kalsiyum ve Vitamin D içeriği olan gıdalarla beslenme
- Kemik kaybına yol açtığı bilinen Kortizon ve türevi ilaçlar, Dilantin ve bazı barbitürat benzeri antiepileptik ilaçlar, yüksek doz tiroid hormon replasman tedavisi
- Kronik hastalıklar; karaciğer – böbrek yetmezliği, anorexia nervosa, malabsorbsiyon sendromları (Çöliak veya Crohn hastalığı gibi), böbrek transplantasyonu sonrası, paratiroid hormonun çok salgılanmasına neden olan durumlar, hipertiroidi, Cushing sendrom, artritler
- Ailede osteoporoz öyküsü
- Boy kısalması
- Düşük vücut ağırlığı
- Daha önce hafif bir travma sonrası kemik kırığı hikayesi
Tetkik için nasıl hazırlanmalıyım?
Tetkik günü normal beslenin ve tetkikten en az 24 saat önce kalsiyum içerikli ilave ilaçları kullanmayın.
Eğer yakın zamanda Baryumlu mide- barsak grafisi çektirdiyseniz ve BT ya da sintigrafik tetkik için damardan kontrast madde enjekte edildiyse mutlaka doktorunuzu bu konuda bilgilendirin. Bu durumda DEXA testi için 10 ila 14 gün kadar beklemeniz gerekebilir.
Ayrıca kadın hastalar tetkiki uygulayacak olan teknisyeni ya da doktorunu gebelik olasılığı hakkında mutlaka bilgilendirmelidir.
DEXA cihazı nasıldır?
DEXA cihazı 2 parçadan ibarettir: santral ve periferik aygıt.
Santral DEXA aygıtları kalça ve omurga bölgesinde kemik yoğunluğu ölçümü yaparken, periferik aygıt el bileği, topuk ve parmakta ölçüm yapar. Santral DEXA cihazları hastaneler ve medikal merkezlerde kullanılırken, küçük periferik aygıtlar eczaneler ve mobil sağlık ünitelerinde bulunabilir.
BT cihazları da omurga ve kalça bölgesinde osteoporoz ölçümü için efektif olarak kullanılabilir.
Santral aygıtların büyük ve düz masaları ve masaüstü hareketli kolları vardır. Kol kenara çekilebilir ve masa rutin hasta muayenesi, tedavisi ya da muayene sandalyesi şeklinde kullanılabilir.
DEXA cihazı nasıl çalışır?
DEXA cihazı hastanın kemiği içinden geçen, iki ayrı enerji piki şeklinde olan ince ve görünmez düşük doz x-ışını demeti gönderir. Piklerden biri yumuşak dokular, diğeri ise kemik tarafından emilir. Yumuşak dokular tarafından emilen miktar total miktardan çıkarılır ve geriye kalan kemik mineral yoğunluğunu verir.
Tüm aygıtlar elde edilen verileri işleyen ve bilgisayar monitöründe görülebilir hale getiren software programları içerir. Böylelikle doktorunuzun kesin ve doğru tanı koymasını sağlar.
Tetkik esnasında kullanılan radyasyon dozu çok az olup neredeyse direkt akciğer röntgeninin onda biri kadardır. Bu nedenle incelemeyi yapan teknisyen, odada herhangi bir X- ışını korumasına ihtiyaç duymadan çalışabilmektedir.
DEXA incelemesi nasıl yapılır?
DEXA kemik dansitometrisi kullanılan ekipmana ve incelenen vücut bölgesinin sayısına bağlı olarak yaklaşık 10 ila 20 dakika kadar sürer. Tetkik sırasında soyunmanız ve bir önlük giymeniz istenir. Daha sonra tetkik masasına yatmanız gerekir. Masanın alt tarafında x-ışını üreten jeneratör ve üst tarafında da x-ışınlarını toplayan dedektör (görüntü oluşturucu aygıt) bulunur.
Sıklıkla osteoporoza bağlı kırıkların en çok görüldüğü omurga ve kalça kemiklerindeki kemik kayıpları üzerinde odaklanılır.
Omurga incelemesi esnasında leğen kemiği ve alt omurların düzleşmesi için ayaklar ile bir yastıktan destek alınır. Kalçanın değerlendirilmesi için ise teknisyen ayağınızı kalçanın iç tarafa doğru dönmesini sağlayan bir destek içerisine koyar. Her iki inceleme sırasında da dedektör incelenen alan üzerinden yavaşça geçer ve bilgisayar monitörü üzerinde görüntüler oluşturur.
İnceleme esnasında ne hissedeceğim?
DEXA kemik dansitometrisi basit ve ağrısız bir tetkiktir. Tetkik sırasında cihazın kolunun ölçüm yapmak için vücudunuzun üzerinden geçtiği esnada, kaliteli görüntü elde edebilmek için hareketsiz durmanız önemlidir.
İnceleme sonucu nasıl yorumlanıyor?
- DEXA kemik yoğunluğu ölçümü sonuçları medikal imajların elde edilmesi ve yorumlanması konusunda eğitimli ve tecrübeli olan radyologlar tarafından değerlendirilir.
- DEXA sonuçları hakkındaki yorumlar ile birlikte imzalı bir rapor da verilir. Genellikle sonuçlar birkaç gün içerisinde hazırlanır.
- Test sonuçları iki skor formundadır:
- T skor – Bu sayı aynı cinsiyette maksimum kemik yoğunluğuna sahip genç erişkin ile karşılaştırıldığında hastanın kemik yoğunluğu düzeyini gösterir.
- -1’in üzerindeki değerler normaldir.
- -1 ile -2.5 arasındaki değerler kemik kaybının ilk safhası olan osteopeni’yi gösterir.
- -2.5’tan küçük değerler ise osteoporoz lehine yorumlanır. Kemik kırığı oluşma riskini tahmin etmek için kullanılır.
- Z skor – Bu sayı aynı yaş grubunda, aynı ölçülerde ve aynı cinsiyetteki bireyler ile karşılaştırıldığında hastanın kemik miktarını gösterir. Alışıldık değerlerin dışında yüksek ve alçak bulunması ileri tetkik gerektirir.
Dual Femur, AP Spine, Lateral Spine, Önkol, El, Tüm Vücut, Skoliotik Omurga, Femur Protez, Pediatrik, Tüm Vücut Yumuşak Doku Ve Yağ Analizi.
Osteoporoz (kemik erimesi) nedir?
Kemik kütlesinde azalma ve kemik dokusunun mikroskobik yapısında bozulma sonucu kemikte kırık riskinin artmasına yol açan bir iskelet hastalığıdır. Herkeste olan kalsiyum kaybı bu hastalığa neden olur. Kaybedilen kemik geri kazanılamaz. Ancak erken teşhis yapılırsa ilerlemesi olduğu yerde durdurulabilir. Menapoz dönemindeki kadınlarda yüksek oranda görülür, ancak çeşitli sebepler ile çocuk, gençler, kadın ve erkeklerde de görülür.
Osteoporoz belirtileri ve sonuçları nelerdir?
Hafif bir ters hareket ile kalça ve bilek kırıkları meydana gelir. Omurga çökmeleri ise hissedilmez, boy kısalığı ve kamburluk böyle oluşur. Genelde kalça ve bilek kırıkları ortaya çıkıncaya kadar herhangi bir belirti ve ağrı olmaz. Ancak bazı kişilerde ileri yaşlarda romatizma zannettikleri diz ve bel ağrılarına neden olabilir. Bu nedenle kemik erimesi hastalığına sessiz hastalık/osteoporoz denilmektedir. Bu nedenlerle 5-45 yaş arası herkes bir kere kemik yoğunluğunu ölçtürmelidir.
İlk Kırık Sonradan Oluşabilecek Kırıkları Önlemek İçin Bir Fırsat Olabilir:
Kaldırımda tökezlemek gibi görünürde basit bir nedenden dolayı ortaya çıkan kemik kırıklarının sonradan oluşabilecek çok daha ciddi kırıkların ön işareti olabileceğini göz ardı etmemek gerekir. Basit bir nedenle kemik kırığı oluşan bir kişinin gelecekte başka bir kırık sorunu yaşama olasılığı normale göre dokuz kat artmıştır. Ne yazık ki bu hastaların büyük bir kısmına ilk kırık ortaya çıktığında osteoporoz yönünden gerekli inceleme yapılmamakta ve dolayısıyla etkin ve önleyici tedavi planlanamamaktadır. Test-tedavi maliyeti, hastaların ilaç kullanımıyla ilgili kaygıları, osteoporoz tedavisinden sorumlu hekimin hangi uzmanlık branşına sahip olması gerektiği gibi konulardaki tereddütler osteoporoz tanısı ve tedavisi önünde engel oluşturmaktadır. Araştırmalar kırık vakalarının ortopedistler tarafından değerlendirilme sıklığı arttıkça osteoporoz tanı ve tedavisinin daha erken ve uygun bir şekilde başlayabileceğini ortaya koymaktadır.
30’lu-40’lı Yaşlarda Yapılan Egzersiz Kemik Mineral Yoğunluğunu Arttırabilir:
Yüksek etkili egzersiz uygulayan menopoz öncesi dönemdeki kadınların kemik mineral yoğunluğunu arttırabileceklerini gösteren bir çalışma yapılmış. (Vainionpaa, A.,et al.”Effects of High_Impact Exercise on Bone Mineral Density:a randomized Controlled Trial in Premenopausal Women”). Bu çalışmada 35-40 yaş grubundaki 120 kadın iki ayrı grup oluşturmuş. Birinci grup 12 ay boyunca haftada üç kez, standardize edilmiş yoğun bir egzersiz programı uygularken, ikinci grup her zamanki aktivite düzeyinde yaşamını sürdürmüş. Araştırma süresi sonunda egzersiz grubundaki kadınlarda kalça ve bel bölgesindeki kemik mineral yoğunluğunda kontrol grubuna göre anlamlı oranda artış saptanmış. Bu sonuçlardan hareketle gelecekte egzersizin güvenilir, maliyeti düşük bir seçenek olarak osteoporoza yönelik koruyucu tedavide daha önemli yer alacağı öngörülmektedir.
Omurga ve Kalça Kırıklarının Önemi:
Kırık kemiklerin günlük yaşam üzerindeki kısa vadeli etkileri aşikar olmakla birlikte uzun vadeli etkilerini ölçebilmek daha zordur. İsveç’te yapılan bir araştırmada kalça, omurga ya da kol kırığı olan 303 kadın hasta, kırıkların yaşam kalitesi üzerindeki etkileri bakımından ilk değerlendirme kırıktan 82 gün sonra ve ikinci değerlendirme kırıktan 2 yıl sonra yapılmak üzere takibe alındı.
Kol kırığı olan hastalar ağrı ve hareket kısıtlılığı bakımından kırığı olmayanlara göre ilk değerlendirmede yaşam kalitesinde anlamlı düşme yaşarlarken iki yıl sonra bu grubun yaşam kalitelerinin normale döndüğü saptandı. Omurga ya da kalça kırığı olan grubun ilk değerlendirmedeki yaşam kaliteleri aynı dönemde kol kırığı olanlara göre daha düşük olarak gözlendi. İki yıl sonra da bu grubun normal yaşam kalitesi düzeyine ulaşma olasılığı daha düşüktü.
Kırıkların yaşam kalitesi üzerindeki uzun vadeli olumsuz etkileri ilk kırık ortaya çıkmadan önce osteoporoza erken tanı koymanın ve tedaviye başlamanın ne kadar önemli olduğunu vurgulamaktadır.
Düşmeyi Önlemek Kırıkları da Önler:
İnsanlar yaşlandıkça düşme ve kendilerini incitme riskleri artar. Osteoporozu olanlarda düşmek kemiklerde ciddi hasarlara, kırılmalara yol açabilir. 65 yaş üzerindeki insanların üçte biri yılda bir kez düşmektedir. Günlük hayatta düşmek gibi kazalar herkesin başına gelebilir, ancak yaş ilerledikçe düşmek daha olası ve daha tehlikeli bir hal alır.
Düşmek çeşitli risk faktörlerine bağlıdır. 2003 yılında New England Journal of Medicine’de yayınlanan bir çalışmaya göre yaşlı bir insanda aşağıda sıralanan risk faktörlerinden dört veya daha fazlası bulunması durumunda düşme riski %10’dan %80’lere çıkmaktadır.
- İleri yaş
- Artrit
- Depresyon
- Ayakta durmaya bağlı olarak kan basıncında düşme
- Demans ve mental becerilerde zayıflama
- Görme, yürüme ve dengede bozukluklar
- Ev bakımına gereksinim duyma
- Dört veya daha fazla ilaç kullanıyor olmak
Düşmelerin çoğu kazara olur ve sıklıkla önlenebilir özelliktedir. Alınması gereken önlemler şu şekilde sıralanabilir:
1.Düzenli egzersiz yapmak:
Egzersiz hem kas gücünü, hem de denge ve koordinasyon becerilerini arttırarak düşme olasılığını azaltır. Bu amaçla özellikle dans, Tai Chi gibi egzersizler yararlı olabilir.
2.Evinizi daha güvenli hale getirmek:
- Merdivenlerde ve yürüme alanlarında ayağa takılabilecek her tür engeli kaldırmak
- Küçük ve kayabilecek kilim benzeri yer örtülerini kaldırmak
- Banyo, tuvalet ve duşta tutunmayı sağlamaya yarayan, duvara sabit barlar oluşturmak
- Banyo ve ıslak yüzeylerde kaymaz paspaslar kullanmak
- Evde aydınlık bir ortam yaratmak, uygun ışıklandırma yapmak
- Merdiven kenarlarına tutamaçlar ve ışık kaynakları yerleştirmek
- Tabanı kaymayan, uygun ayakkabılar giymek
3.Doktorunuza ilaçlarınızla ilgili danışmak:
Bazı ilaçlar ya da ilaç kombinasyonları baş dönmesi, bulantı ve denge bozukluğu gibi şikayetlere yol açabilirler. Bu yan etkiler olsa bile doktorunuza danışmadan ilaçlarınızı bırakmayınız.
4.Periyodik olarak göz muayenesi yaptırmak:
Görme zayıflıkları düşme riskini arttırabileceğinden görme kusurlarının saptanması ve tedavi edilmesi büyük önem taşımaktadır.
Kış ayları için özel önlemler:
Kış ayları düşme riskinin en yoğun olduğu aylardır. Bu nedenle bu aylarda düşmeyi önlemek için aşağıda listelenen hususlara dikkat edilmesi gerekir.
- Kışın ya da yağışlı havalarda yürürken baston gibi bir destek kullanmak uygun olabilir.
- Altı lastikli botlar tercih edilmelidir.
- Kaldırımlar kaygan görünüyorsa çim benzeri yüzeylerde yürümek daha güvenli olabilir.
- Kışın cebinizde ya da arabanızda bir paket kaya tuzu bulundurmak kaygan yüzeyleri güvenli hale getirmenize yardımcı olacaktır.
- Alışveriş merkezi, konser, toplantı salonları gibi binalarda yer yüzeyleri, binaların giriş bölümlerindekiler de dahil olmak üzere, genellikle cilalı mermer gibi kaymaya çok elverişli maddelerden yapılmıştır. Bu yüzeylerin ıslak olması büyük tehlikeler yaratabilir. Özellikle böyle yerlerde plastik döşeme, halı varsa onların üzerinde yürümek daha güvenli olabilir.
Sıkça Sorulan Sorular
Soru : Çok fazla vitamin A alımının kemikler için zararlı olabileceğini duydum. Kimi süt kutularının üzerinde “A vitamini eklenmiştir” ifadesine rastlıyorum. Bu iki durum bana çelişkili geldi. Bu gerçekten tedirgin olunması gereken bir durum mu?
Cevap: Vitamin A yağda çözünen bir vitamindir. Zaman içinde fazla miktarları vücutta birikerek Vitamin D’nin kalsiyum üzerindeki etkilerini bloke edebilir.
Süt doğal olarak Vitamin A içermektedir. Tam yağlı bir bardak sütte 300 IU vitamin A bulunmaktadır. Süt işlemlerden geçirildikçe, özellikle de yağ içeriği azaltıldıkça Vitamin A içeriği de azalır. Bu nedenle yağı azaltılmış ya da yağsız sütlere , bu sütlerin vitamin A içeriğini tam yağlı süt gibi yapabilmek için dışarıdan vitamin A eklenmektedir.
Vitamin A göz, cilt, bağışıklık sistemi ve kemikler için gerekli bir vitamindir. Ancak yüksek dozda vitamin A, özellikle de retinol formunda ise, zararlı olabilir. Vitamin A için izin verilen günlük miktar kadınlar için 2333 IU (enternasyonel ünite), erkekler için ise 3000 IU olarak belirlenmiştir. Vitamin A’nın en iyi kaynakları doğal beslenme yoluyla alınabilir. Meyve, sebze, süt ürünleri yeterli ve uygun miktarlarda tüketildiğinde vücut beta-karoten ve karotenoidleri gereken şekilde Vitamin A’ya dönüştürür.
Dengeli beslendiğiniz sürece sütte, ya da diğer gıdalarda doğal olarak bulunan vitamin A ile ilgili kaygı duymanıza gerek yoktur. Çoklu vitamin içeren preperatları Vitamin A içeriğinin günlük izin verilen miktarı aşıp aşmadığı yönünden değerlendirmek gerekmektedir.
Soru : Doktorum günlük kalsiyum alımımı 1200 mg’dan 1500 mg’a çıkarmamı söyledi. Beslenmeyle yeterli kalsiyum alabilmek için nasıl düzenlemeler yapmalıyım?
Cevap : Biraz gayret ve yaratıcılıkla diyetinizin kalsiyum içeriğini arttırmak mümkündür. Sebze yemeklerinizin üzerine dilimlenmiş ya da dövülmüş badem eklemek anlamlı oranda kalsiyum takviyesi sağlayacaktır. (Yaklaşık 30 gram badem 70 mg kalsiyum içerir.)
Diyetinizde başka düzenlemeler de yapabilirsiniz:
- Kahve kreması yerine süt veya süt tozu kullanın.
- Bir bardak kereviz sapı ve dört yemek kaşığı humusla toplam 68 mg kalsiyum alabilirsiniz.
- Bir portakal yiyin. (52 mg kalsiyum)
- Sebzelere, makarnalara bir yemek kaşığı parmesan peyniri eklemek 55 mg kalsiyum kazandırır.
- Kahvaltıda bir kap yulaf ezmesi (100 mg kalsiyum) güne iyi bir başlangıç sağlar, hele de sütle kombine ederseniz.